Gerçek bir belgesel. Sizi olayın olduğu 2001 yılından alıp 2017 yılına dek getiriyor. Oyuncu yok, çünkü herkes gerçek. Suçlanan da, ölen de, avukatlar, aile, savcı, uzmanlar, olay yeri, kan sıçramaları, otopsi fotoğrafları, her şey gerçek.
Amerika’lı yazar Michael Peterson’ın karısının merdivenlerden düşmesi ve bunun bir kaza mı yoksa dövülme mi olduğuna dair iddialar. Belgesel bunu işliyor.
Suç dizileri, mahkeme dizileri, adalet sistemi vb. dizi/filmler ilgi alanınıza giriyorsa işte suratınıza tokat gibi çarpan “The Staircase” yani Merdiven Vakası.
Baştan sona soluk soluğa izlediğim, bu konuda yapılmış en başarılı dokümantasyonlardan biri oldu benim için. The Keepers’ı da çok beğenmiştim. Ama bu sizi kimi zaman Kathleen’in ailesinin yerine koyuyor, kimi zaman da suçlanan eşi Michael’ın.
Günlerce etkisinden kurtulamadım. İzliyorum, uyuyorum, rüyamda yine mahkemede ve olayların içindeyim. Gerçek olmasından kelli çok etkiledi beni. Ağladığım yerler bile oldu. Özellikle çocuklarının ağladığı kısımlarda ben de çok etkilendim. Kendimi koydum onların yerine. Çok zor.
Michael Peterson’ın baş avukatı David Rudolf, dedektif Ron Guerette, diğer avukat Tom Maher hepsi işinin ehli.
Michael Peterson’ın ailesi de işin içine dahil olduğu için. 2 oğlu Todd ve Clayton, gelini, torunları, evlat edindiği ama kendi çocukları kadar çok sevdiği iki kızı Margaret ve Martha. Ailesi de perişan oldu çünkü hiçbiri babasının annesini öldürdüğüne inanmadı. Sürekli yanında oldular. 15 yıl boyunca hiç yalnız bırakmadılar. Böylesi bir saf sevgiyi görünce “yok ya, adam yapmış olamaz” diyor insan.
Bir de kafada bir sürü soru işareti bırakıyor. Adam gerçekten suçlu mu? Bana kalsa değil desem de bir insan merdivenlerden düşerek kan revan içinde kalıp bu şekilde ölemez diyorum.
Belgeseli 15 yıl boyunca Fransız yönetmen Jean-Xavier de Lestrade çekmiş. Gerçekten de güzel hazırlamışlar.
Velhasıl bu 13 bölümlük şahane belgeseli izlemelisiniz.