The Crow

Bayan Arıza tarafından 2 - Kasım - 2010 tarihinde yazıldı.

The Crow "Binalar yanar, insanlar ölür, gerçek aşklar, ölümsüzdür!"

Ne filmdi ama..! Brandon Lee'nin hayatına mal oldu. En önemli filmlerimden biridir. Fantastik, mistik, doğru mekanlar, doğru renkler ve yine doğru müzik.

Filmde, birbirini çok seven bir çift vardır. Bir gün kötü adamlar çıka gelir ve esas kıza tecavüz edip öldürürler. Herif de ölür ama kötü adamlardan intikam almak için bir karga ile beraber dünyaya geri döner. Bu arada küçük bir kızla iletişim kurar. Yüzüne makyaj yapar ve hiç kimseye yüzünü göstermez. Adamları tek tek haklar. Film, basit bir konu üzerinde kurulmuş gibi görünse de sahneler muhteşemdir.

Brandon Lee, filmde bir kaza kurşunu ile ölür. Ama herif hayatta değildir, para kazanmak lâzımdır, "The Crow 2" ya da diğer adıyla "City of Angels" çekilecektir. Bunun için uygun adam Vincent Perez'dir. Ama 2. filmin başarısızlığından da anlaşıldığı üzere filme hayat veren Brandon Lee'dir.

The Crow-1 ve The Crow-2'yi buluşturan tek şey müzikleridir. Arşivimde en nadide yerdedir.

Bir de replik:

Eric Draven: Little things use to mean so much to Shelley — I thought they were kind of trivial. Believe me, nothing is trivial.
Sarah: People used to think that when someone dies, a crow carries their soul to the land of the dead. But sometimes… only sometimes the crow brings that soul back to set the wrong things right.
Sarah: If the people we love are stolen from us, the way to have them live on is to never stop loving them. Buildings burn. People die. But real love lives forever.
Sarah: What are you supposed to be, some kinda clown or something?
Eric Draven: Sometimes.