Dizi: Pose (2.Sezon)

Bayan Arıza tarafından 11 - Kasım - 2019 tarihinde yazıldı.

Evet efenim, daha önce yazmıştım “Film & Dizi” bölümünde mevcut. Ama hâlâ dizinin etkisindeyken bir şeyler daha paylaşmak istedim. Netflix’te daha önce ilk sezonunu izlemiş olduğum LGBTQ dizisi Pose’un 2. sezonunu merakla bekliyordum. Bendeniz dönem dizilerine ve gerçek hayat hikayelerine hayranlık besliyorum.

Özellikle 90’lı yıllara özlem duyan biri olarak şimdilerde o dönemi yansıtan dizileri özellikleri bulup seçip izliyorum, Stranger Things gibi, Glow gibi, Pose gibi.

80’li yılların sonu  ve 90’lı yılların başlarında New York’da daha çok Afro Amerikan, Latin transeksüellerin hayatına bir bakışı yansıtıyor dizimiz. O yıllarda farklı cinsel yönelimlere sahip, operasyon geçiren-geçirmeyen, diğerlerinden farklı olan diyelim (bana göre bir farkları yok) insanların yaşadıkları sıkıntılar, toplumun onları kabul etmemesinden, dışlamasından dolayı kendi camiaları içinde birbirlerine tutunmaları ve bir komün yaşantı içinde olmalarını anlatıyor. Birbirlerini koruyup gözetiyorlar. Maddi durumları yok aslında çünkü kabul görmüyorlar. İş bulmakta zorlanıyorlar, dışlanıyorlar. Buna rağmen ailelerin istemedikleri, evden attıkları çocukları “anne” denilen biri sahipleniyor, karşılıksız evini, kalbini açıyor. Bunlara hane diyorlar. O anne denilen şahıs himayesine aldıkları gençlere tüm hayatını veriyor aslında.

Bir de kendi camiasında olanlarla buluştukları baloları var. Burada eğleniyorlar. Kendilerini özgürce ifade ettikleri, dışlanmadıkları yegane yerler. Yarışmalar düzenleyip, eğlenip, ödül veriyorlar.

O yıllarda bir de AIDS çıkıyor, HIV testinde pozitif çıkan arkadaşlarına destek oluyorlar, birbirlerine olan desteği hiç bırakmıyorlar. Karşılıksız, beklentisiz, en saf şekilde her daim birbirlerinin yanında oluyorlar.

Dizideki oyuncular gerçek hayatta da trans oyuncular. Aynı zamanda çoğu aktivist, müzisyen, harika oyunculuk çıkarıyorlar. Daha önce hiçbirini izlemişliğim yok, fakat rolün hakkını verip, adeta rolü yaşıyorlar. Özellikle trans oyuncular seçmeleri çok manidar. Çünkü yaşayan bilir hesabı, kendi hayatlarını oynuyorlar adeta.

O kadar çok ağladım ki izlerken, resmen hıçkırıklara gömüldüm. Beni gerçek hikayeler çok etkiler. Çoğu zaman o insanların neler hissettiğini anlamaya çalışırım. Aslında dizi boyunca hep bir hayatta kalma mücadelesi içindeler. İnsanların tüyleri diken diken oluyor. Aynı zamanda kostüm, müzik, görüntüler, ışıklar, mizansen. Sanki 90’larda kalmış ve hiç çıkmamışsın gibi.

Dizinin yaratıcıları Ryan Murphy, Brad Falchuk, Steven Canals olunca zaten akan sular duruyor. Dizi zaten dünya kadar ödül aldı. MJ Rodriguez’in yani Blanca’nın oyunculuğu beni benden aldı. Hepsi bir harika aslında; Indya Moore (Angel), Billy Porter (Pray Tell), Dominique Jackson (Elektra), Angelica Ross (Candy) mükemmel oynamışlar. Dram türünü sevenlere tavsiye ediyorum.