TiananMenian “Kiraz çiçeği seyretme festivali”

Bayan Arıza tarafından 2 - Nisan - 2011 tarihinde yazıldı.

Son on yıldır süregelen Amerikan filmlerinde ki değişimi fark
ettiniz mi hiç siz?  Quantin Tarantino gökten zembille inmedi,
özendiğimiz Amerikan yaşam tarzı tamamen bu.  Hemen hemen her evinde
uyuşturucu çekilen, ağzından "b.k",  "s.ktir", "or.spu" kelimeleri
eksik olmayan, kendi kızlarına hatta bazan küçük erkek çocuklarına
tecavüze yeltenen, tek hazzı yemek yemek ve sevişmek olan ve bunu her
fırsatta, her mekânda gerçekleştirme telaşında koca bir ülke insan.
Filmlerden bir parça; tıka basa eşyayla döşenmiş koca bir salonda
kanepeye yayılmış oturan bir siyahî dev, eline bir yeşil on dolarlık
tutmuş "Bak oğlum, bununla senin değersiz hayatın arasında tercih
yapacaksam eğer tarafım bellidir" der çeker tabancasını adamı vurur.
Bunu tasarlamış, düşünmüş, eğip büküp sahneye koymuş bir senaryo
yazarının içinde yaşadığı, nefes aldığı ve etkilendiği bir toplumdan
bahsediyoruz.  Onun Başkan'ı var, Ozzy Osborne'ı var, Pantagon'u var,
CNN'i var ve çok güzel nükleer başlıklı füzeleri var.  Ara sıra, ucuz
ve inatçı, kendi çıkarlarına hizmet eden diktatörleri hükümetlerinin
başına getirmeyen üçüncü dünya ülkeleri üzerinde denemekten
çekinmedikleri ve bir nevi şerefsiz uzaktan savaşım denilebilecek,
kendi askerini en az hasarla harcamak üzere tasarlanmış, öldürme
tekniğinin en üst basamağı devasa uçak gemileri var, uçak gemilerinin
Basra körfezine yerleşmişlikleri var, Adana'da İncirlik hava üsleri
var ve sen hala ona hayransın.  Senin de aklını sikeyim o halde. Bu
gönüllü köle olma arzusu da nereden çıkıyor şimdi?  Biliyorum
genlerinde "Küçük Amerika" olmayı canı yürekten arzu eden satılmış bir
güruhun kalıntılarıyla doğdun ve her yıl birkaç kez değiştirilen
eğitim sisteminin sen de bıraktığı kalıcı izlerle yaşama gayreti
içerisindesin.  Öyleyse uyan dostum, bir deli dürtüklüyor seni ve bu
günden sonra yapabileceğin en iyi şey sana dayatılan her baskıya
inatla göğüs germendir.  Halkına inanmayan ve onu her fırsatta kucağa
oturtan bir devlet mekanizmasıyla mücadele etmen elbette akıllara
zarar bir durum ama daha kötüsü ne biliyor musun dostum; senin, benim,
dilberdudağı Ayşe'nin, bekçi Cevdet'in, emekli Sabahattin dayı'nın tüm
bu olanları ölü köpek bakışlarıyla izlemesi ve kabullenmesi.  Adı her
ne olursa olsun, ister tek parti dönemi, ister devletçilik, isterse
demokrasi, sen, ben ve bizim oğlan hep yolun bu tarafındayız anla
bunu.  Sana önereceğim bir modelim bile yok, hem ben sadece
şizofrenim, sen hiç değilse medeni haklarından istifade etmeye tam
ehliyetli bir bireysin.  Biliyorum elinde pek fazla bir şey de yok,
belki bir sevgili hayalin bile vardır, daha şanslıysan bir iş
edinmişsindir kendine ama eğer sövemiyorsan eğer, unut gitsin hepsini.

    Şarkıcı, manken, sunucu, bacımız, ablamız, canımız, ciğerimiz,
her şeyimiz diye lanse edilen moronlara katlanmak zorunda değilsin
anlasana, kapat artık televizyonunu, radyonu, bilgisayarını.  Sana
tenha yollarda gezinmeyi teklif ediyorum, sana kirazların çiçek açtığı
mevsim de "Kiraz çiçeği seyretme festivali" düzenlemeyi teklif
ediyorum, kalkmayı ve direnmeyi sonra, sırt dönüp, surat asmayı ve oy
vermemeyi.  Silkin ve kendine gel.