27’ler Kulübü’nün üyelerinden biri olan Kurt Cobain, 1994 yılında 27 yaşındayken kendi suratına pompalı tüfekle ateş ederek intihar etmişti. Suratının dağıldığı fotoğraflar o tarihten beri hep merak edilen fakat asla yayınlanmayan adli birer kayıt olarak kaldı.
İntihar değil, cinayetti iddiası
Ailesi yayınlanmasını istemiyor
Cobain’in o zamanki eşi Courtney Love ve intiharı sırasında bebek olan kızı Frances Bean Cobain, mahkemeye Kurt Cobain’in fotoğraflarının halkla paylaşılmamasını istedikleri bir ifade sundular.
Bu isteklerinde de kendilerine göre haklılar. Yaşarken huzur bulamamış bir insanın en azından öldükten sonra huzura erişmesini istiyor olabilirler.
Fotoğraflar saklı tutuluyor
Olayın üstünden tam 24 sene geçmesine rağmen fotoğraflar asla halka açılmadı. İlgili mahkeme, olayın fotoğraflarının kanıt ve delil gizliliği çerçevesinde gizli tutulmasını sağladı. Çok gerekli bir sebep olmadıkça da açığa çıkarılması yasak.
Richard Lee, cinayet iddiasını destekleyen deliller ortaya koyabilirse fotoğrafların paylaşılması ancak o zaman mümkün olabilir.
Mahkeme şu an için reddetti
Washington Eyaleti Temyiz Mahkemesi, fotoğrafların halkla paylaşılması başvurusunu şu an için reddetti. Kurt Cobain’in ailesinin hassasiyeti ve verdikleri ifade de bunda bir hayli etkili oldu.
Richard Lee veya onun gibi bu olayın cinayet olduğunu düşünenler yeterli gerekçelerle mahkemeye tekrar başvurursa o zaman bizler de hiç içimiz kaldırmasa bile Kurt Cobain’in intihar etmiş cesedinin fotoğrafına ulaşabileceğiz.
Cobain’in bir karavanda geçen çocukluğundan yola çıkıyor ve şöhrete, başarıya, bir kuşağı kendine hayran bırakışına kadar uzanıyor.
Fotoğraf: Kurt Cobain’in kızı Frances Bean Cobain, kardeşi Kim ve annesi Wendy.
“…Kurt’ün ölümü aynı zamanda Nirvana’nın da ölümü demekti; o grubu seven herkes bir yakınını kaybetmiş gibi hissediyordu. Bir, belki iki kuşak bu kaybı hissetti: hiç Nirvana konserine gitmeyenler, Kurt’le hiç tanışmayanlar, İngilizce bilmeyenler, hatta Kurt aramızdan ayrıldığında henüz doğmamış olanlar bile. Ben bu kaybı hâlâ hissediyorum. Geçmiş farklı olsaydı diye, kader ağlarını farklı örseydi diye düşünüp üzülmediğim bir hafta geçmiyor neredeyse.”