Cem Kurtuluş’tan Film Kritiği: Katiller de Ağlar

Bayan Arıza tarafından 3 - Ağustos - 2013 tarihinde yazıldı.

1970’li yıllardaki sağ ve sol kargaşalarından kaynaklı sosyal mesaj veren filmler döneme damgasını vurmuştur. Dönemin oyuncu kadroları hep aynı olmuş, bazı film kadrolarında elemanlar değişmiştir. Nuri Alço ile Coşkun Göğen karakteri çoğu filmde birbiriyle yer değiştirmiştir. Cüneyt Arkın ise 1970’li ve 80’li yılların vurdulu kırdılı kabadayı ve ülkenin yardımsever evladı olarak Yeşilçam izleyicilerinin karşısına çıkmıştır.

Filmografisine bakacak olursa iyi işler ortaya çıkmış, her açıdan her filmde mesajlar vermiştir. Basit gibi görünse de o filmlerden biri “Katiller de Ağlar”.

Arabesk etkilerin görüldüğü filmde başlangıç bir kuru soğana muhtaç bir ailede yetişen Yusuf Şahin’in çalıştığı yerde patronunun bir adamı vurmasıyla suçu üstlenmesiyle başlar. Bu filmdeki kuru soğan yedikleri sofra, bir ayakkabıya muhtaç olan bir kardeşin gösterildiği sahneler aynı zamanda dönem içerisindeki yoksulluğa selam çakar.

Yusuf bütün sorumluluğu alarak alemde nam salmaya başlar. Artık bu işlere karışmayacağını söylese de bu işler peşini bırakmaz. Bir ailede abinin neleri feda edebileceğini gösteren filmin ikinci kısmında uyuşturucu patronlarına karşı açılan savaş ele alınıyor.

Bu uyuşturucu savaşının içindeki önemli isimlerden biri katil Yusuf Şahin’in kardeşi Kenan’dır. Kenan karakteriyle oynayan Kenan Kalav gerçek hayatta bir süre önce iki kilo eroin suçundan yakalanmıştır.

“Ekipler amiri Kenan” anonslarının ağızlardan düşmediği filmde Yusuf Şahin karakteri filmde babacan bir karakter profili izlettiriyor bizlere. Ama buna kendisinden başkası inanmıyor.  Çoğu zamanını hapishane duvarlarında geçirmiş olanın Yusuf’un ailesini bulmak istemesi, oğlunu bulduğu anda oğlunun kendisini babası olarak görmemesi gibi pek çok detay yazabiliriz. Bu sahneler bir aile dramı veya babacan bir adamın hayatı olarak gösterilebilir.

Gözü kara biri olan Yusuf, oğlunun eroin işine girmesini öğrendiğinde işler daha da karışır. Uyuşturucudan sorumlu mafya tiplemesiyle karşımıza çıkan Kerim bu olayların tüm sorumlusudur.

Nuri Alço’yu izlerken oynadığı oyunculuk takdir edilmesi gerekirken, aynı zamanda bu filmde akıllara bir soru geliyor “Tecavüzcü Coşkun şu filmde olsa iyi olmaz mıydı?”. Tecavüzcü Coşkun (Coşkun Göğen) o dönem “Beyaz Ölüm” filmiyle epey dikkatleri üzerine çektiğini hatırlatmakta fayda var.

Kerim, kısa zaman içinde Yusuf ile işbirliği içine girer. Bu işbirliğindeki mevzu bahis canı kadar sevdiği oğludur.  Ekipler Amiri Kenan’ı öldürmeye giderken çocukluğunda aynı sofrada yediği yemek, kırdıkları kuru soğan yönetmen tarafından bize gösterilir. Burada seyirciye gösterdikleri sahne aynı zamanda dram olarak sembolize edilir.

Filmde çok görmesek de Banu Alkan’ın oyunculuğunun yanı sıra dönemin güzelliğiyle göz kamaştıran güzelleri arasında yerini aldığını söylemekte bir mahsur görmüyorum.  Diğer mafya filmlerine uyuşturucu temalı filmlere göre filmin sonu ölüm ile bitirilmiş olmaması film adına başarılı.  80’li yıllarda oyuncu kadrosuyla, müzikleriyle gönülleri fethetmiş filmlerden biridir “Katiller de Ağlar”. 70’li yıllardaki sosyal mesaj içeren filmlere göre bu filmde de yoksulluk teması gözlerden kaçmamalıdır.