Cem Kurtıluş’tan Film Kritiği: Grinin Elli Tonu

Bayan Arıza tarafından 13 - Mart - 2015 tarihinde yazıldı.

Bazı piyasa kitapları fazlasıyla abartılır, bu abartının diğer bir anlamıyla boku çıkarılır ve daha sonra bu piyasa kitapları beyazperde’ye aktarılır. Bu düşünceden yola çıkarsak; elimizde çok konuşulan, tartışılan, dünyada da halen konuşulmaya devam eden bir filmin yazısını ele alacağız.  “ Grinin Elli Tonu”

“Grinin Elli Tonu” kitabı için piyasa kitabı demek yanlış değerlendirme olmaz, çünkü fazlasıyla satılan ama kitabın içinde edebiyat adına pek fazla bir şey bulamayacağınız bir kitap. Kitabın satılmasının tek nedeni bir sözle açıklanabilir; “ SEKS SATAR “ Seks tabiri doğru bir tabir ama her Seks içerikli kitabın içeriği edebi açıdan yetersiz demek yanlış bir düşünce olur. Kitabı bir kenara bırakırsak “ Grinin Elli Tonu”  film olarak başarılı bir yapım olarak karşımıza çıkmıyor, ama filmi izlemek için diretiyorsunuz. Çünkü berbat bir film de olsa izleyip de yorum yapmanın sağlıklı olacağı kanısındayım.

“Grinin Elli Tonu” romantik Bdsm konusuyla öne çıkan  bir film. Filmin başlarından itibaren bir genç kızın arkadaşının hastalığı sonucu genç milyarder bir adamın şirketine gidip röportaj başlamasına tanıklık ediyoruz. Bu röportajla birlikte karakterimiz Anastasia Steel’in yeni bir dünyaya adım attığını görüyoruz.  Filmin ilerleyen dakikalarında erotik sahnelerle kendinden söz ettirecek Gri’nin Elli Ton’unda  el- ayak bağlama- gözbağlama- kırbaç- şaplaktan başka bir şey göremiyoruz, ama bu sahnelerle birlikte Romantik Bdsm’yi iyi yansıttığını söylesek de heyecan verici bir film olmuyor “ Grinin Elli Tonu” .

Ana’nın zengin adam Grey ile bu dünyaya girmesi sonucu kendisini macera dolu yolculuk bekliyor. Helikopter yolculuğu, oyun odası ve sonunda Grey’in  gerçekleriyle yüzleşmesi.. Grey üzerinden ufak kapitalizm eleştirisi getiriyor film, çünkü karşımızda milyarder bir adam var ve parayla bütün her şeyi satın alabileceğini düşünen bir adamı izlemeden geri kalmıyoruz. Parası,gücü her şeyi var bu adamın, bu güçle de Ana’yı kendine itaatkar yapmayı başardığını görüyoruz. 

Christian Grey’i oynayan Jamie Dorman yalnız bir adam,  egosuna düşkün bir adam olarak karşımızda, özellikle  “ ben romantik değilim “ diye üstüne basa basa söylemleri film adına sıkıcı buldum.  Christian Grey’in  altı kemer darbesiyle uyguladığı cezalandırma  metodu  final adına gereksiz olduğunun altını çizmek gerekir. Filmin süresi için 125 dakikanın bir film için çok uzun, bu uzun sürede “ Film bitse de başka filme  geçsek " diye filmin bitmesini bekliyorsunuz. Ayrıca   Film adına diğer eksiklerden biri de yan rol olarak  Ana’nın ev arkadaşı Kate ve Christian Grey’in kardeşi Elliot.  Bu ikiliyi birkaç sahne hariç filmin genelinde göremiyoruz.  Film  porno yıldızlarından da  ayari yiyor. O porno yıldızları filmi yeriyor, gereksiz olduğundan şöyle dem vuruyor.

“Sinema bileti pahalı; o kadar parayı verip rol kesen iki oyuncuyu seyretmek yerine hakiki diyalogları, bunların gerçeğini yapan bizimkileri internette bedava izleyebilirsiniz.”

“Erotik değil. Süngerbob´dan farkı yok. 2015 yılında olmamıza karşın hala erkek organını saklıyorlar kameradan.”

Sonuç olarak; Erotik sinemada o kadar sahici film varken bu filmin gereksiz olduğu kanısındayım, sadece piyasaya oynayan, kadın vücudu adına göğüslerin   gösterildiği, erkek cinsel organının kameralardan gizlendiği vasat Amerikan yapımı romandık bdsm adı altında ve sadece “ Seks Satar, Seks izletir “ düşüncesiyle yola çıkmış düşüncenin ürünü “ Grinin Elli Tonu” oyunculuklar başta olmak üzere vasat bir film olarak sinemadaki yerini alıyor.