Bir meyve ağacının gölgesinde inşaat seslerini dinliyorum

Bayan Arıza tarafından 7 - Ekim - 2010 tarihinde yazıldı.

BİR MEYVE AĞACININ GÖLGESİNDE İNŞAAT SESLERİNİ DİNLİYORUM

Uyanıyorsun birden, yazılan binlerce yazının ve hikayetin ortasında, söyleyecek binlerce cümle olmasına rağmen sessizce bakıyorsun. Biliyorsun aslında tüm bunlar da daha önceden yazılmış. Etkili bir giriş yapmak niyetinde değilsin. Anlamsızlık var sadece, hayatın bir kenarından tutma isteği var. Tutuyorsun işte, bildiğin tüm gerçeklere rağmen, her başarılı insana, kabul etmeyip aşağıladıklarına şaşırıyorsun. Beklenmedik bir durum çünkü. Aslında her insan başarılı olmak için var. Söylenmesi gereken herhangi bir şey, yaşanması gereken aşk değil. Seçimlerin karşısındasın işte. Kısıtlı zaman dilimlerinde, kendi hayal ettiklerinle yapamadıklarına üzülüyorsun. Bırak! Hepsini boşver. Hiç biri yeterli değil. Umursamıyorsun işte. Sadece senin dolaştığın sokaklara siniyor kokun, çok kısa bir süreliğine. Kedin evinde koklarken seni, bir o biliyor geçtiğin yollarda başkası asla takip etmedi seni. Ama hep takip edilmek istedin. Aradaki insansın sen. Zirveyi hayal ettin ve öyle çalıştın, yapmak istediğin herhangi bir şeyi en kolay yoldan en iyi şekilde başarmayı bekledin. Olmadı işte. Kendi mantığınla yürümedi. Ve yolun ortasında durup geriye baktığında varolmanın anlamsızlığını gördün. Tartıştığın onca değer, öğrendiklerin hiç bir şeydi aslında. Çünkü insan olmayı beceremedin. Sen kendi kurallarında direttin sadece. Yaptığın bir seçimse eğer belki de kötüyü seçtin! Kim bilebilir iyiyi seçtiğini? Hitlerin kötülüğü seçtiğini peşine takılanlar ne zaman anladı dersin? Anladıklarında umursadılar mı acaba bunu? Ama sen umursuyorsun başaramadıklarını. Bu yüzden en kötü durumda olan sensin şimdi. Dibe en çok sen vurdun. Kimseye itiraf edemesende, yüzleşemesende böyle bir gerçek var. O yüzden bu kadar kötü yaşıyorsun. O yüzden umudunu yitirdin. Madem ki düşüyorsun en fazla sen düşmelisin. İşte yine kendi seçiminle yüzleşiyorsun. Okuduğun binlerce kitabın, hayran olduklarının, yitirdiklerinin ve inadına tutunmaya çalıştıklarının ardından, kendi kuytu köşende sessizce okuyorsun, inatla, yılmadan, kendi seçimlerin için. Ve hala farkında değilsin arada kaldığının. Sen ortancasın. Kimsenin fark etmediği, önemsemediği, herhangi bir şey beklemediği insansın. Ama hep en üstü hedefledin, başaramadın en altta kök saldın yine olmadı işte. Olmuyor. Diğerleri gibi, normal bir hayatı, yaşamayı seçmedin.

Birden bire için geçiyor. Harikulade bir bahçedesin, bir ağacın tepesindeki meyveler seni cezbediyor, ama öylesine yüksekte ki meyveler. Belki de bu bahçe tanıdıktır. Belki çocukluğundandır. Meyveleri toplaman gerekiyor. Öyle söylendi sana. Bir adam var yanında, çok iyi tanıdığın ama kim olduğunu hatırlayamadığın yüzünü silmişler sanki. Beraber merdiveni taşıyorsunuz, adamın eline kıymık batıyor sırf bu yüzden cebinden çıkarttığı çakı ile elini kesip atıyor. Hiç kan yok. Miden bulanıyor gerçekten. Bir kıymık için değer miydi?

Uyanıyorsun ve gün ışıyor yüzüne hatırlayamadığın bir rüyanın acısı var içinde miden bulanıyor biraz. Ama aklın öylesine berrak ki, sanki saklı vadinin el değmemiş soğuk sularında yıkanmış, gizli bahçendeki günahlarından arınmışsın. Beyin kıvrımlarından insanlık akıyor. Geceden kalma bir belirsizlik. İnsan bazen kendisinden bile ürküyor. Ama hayır! Deminde söylediğim gibi, çok uzun zamandır yapmak istediğin şeyleri yapacaksın. En önemlisi kendi rutininden sıyrılıp hayal ettiğin işlerde en iyi sen olacaksın.

Ve günler geçecek, geçecek, geçecek…

Anil 23,12,04-00:44-Moda