Tupac

Bayan Arıza tarafından 1 - Ekim - 2010 tarihinde yazıldı.

THUG LIFE !

İnsanlar ölüme bencilce yaklaşır. "Adam öldü. Ah, çok yazık." Bunda üzülecek ne var? Adam dünyadaki bütün kötülüklerden uzaklaşmış durumda. Yani en kötü ihtimalle, sessiz ve hiçbir şeyin olmadığı bir yerde. En iyi ihtimalle ise… bir yerlerde melek ya da ruh olarak dolaşıyor. Bunun neresi kötü?

Ömrüm boyunca Tanrı'nın melekleri gibi olmak istedim. Birilerine yardım edebileceğim bir şey yapmak. Ve bunu yapabilirim. Yani ben bir sanatçıyım. Hakikati söylemek zorunda değilim. Tek yapmam gereken, bir öykü anlatıp size ulaşmak ve sizde bazı duygular uyandırmak.

Bazıları gangster olduğumu söyler. Bazıları ise beni şair ve doğuştan lider olarak hatırlar. Ama bence bir insanı, hayatı boyunca yaptığı bütün eylemlere bakarak değerlendirmek lazım.

Herkesin geleceğini yaratan şey, geçmişidir.

Yoksulluk… Bu bir şaka değil. Dünyada para mefhumu olmasaydı ve her şey ahlaki değerlerinizle insanlara karşı tutumunuza bağlı olsaydı biz milyoner olurduk. Zengin olurduk.

"Dünyanın gerçekleriyle başa çıkmayı öğrenmiyoruz" diye düşünüyordum. Zenginler, fakirler gibi yaşamalı. Fakirler de zenginler gibi. Her hafta yer değiştirmeliler.

Bence uyuşturucu dersi olmalı. Adam akıllı bir cinsel eğitim dersi olmalı. Polis vahşeti konusunda bir ders olmalı. Irkçılık konusunda bir ders olmalı. İnsanların niye aç kaldığı konusunda ders olmalı. Ama yok. Jimnastik dersi var. Beden eğitimi. Hadi voleybol oynamayı öğrenelim.

Ot içtim. Uyuşturucu satıcıları, pezevenkler ve suçlularla dolaştım. Beni sadece onlar umursuyordu.

İki hafta kadar uyuştucu sattım. Adam sonunda "Uyuşturucumu geri ver, bu işten anlamıyorsun" dedi. Uyuşturucu satıcıları beni kollardı. Bana para verirler ve "Bu işlere bulaşma. Git ve hayalini gerçekleştir" derlerdi. Yani onlar ilk sponsorlarım oldu. Hayalim, rap yaparak hayatımı kazanmaktı. Sadece yüreğimden gelen müziği yapmak.

Klibim MTV'de çıkmaya başladığında parmaklıklar arkasında polisler tarafından dövülüyordum.

Herkes bana karşı? Neden? Neden ben? Başınıza şiddeti ben sarmadım. Amerika'ya Eşkiye Hayatı'nı ben getirmedim. Eşkiye Hayatı'nı ben yaratmadım. Sadece onu teşhis ettim.

Profesyonel değildim. Sanırım yetenekliydim.

Çok hassasım, ama çok hassas olduğum için de bu kadar haşinim.

Mike Tyson'la çok gezerdik. Gerçek bir ağabey gibidir. Aramızdaki tek far, onun iriyarı, benimse ufak tefek oluşum. Ama onun kadar yürekliyim ben de. Herkesi nakavt etmek istiyorum.

Değişmek istemedim. Janet Jackson'la falan en büyük filmlerde oynarken bile, gettodaki en pis ev partilerine gitmeyi severdim.

Onların benden korktuğundan daha çok ben insanlardan korkarım. Herkes çığlık atmaya başlayınca ben çok rahatsız olurum. Farların ışığına yakalanmış bir ceylan gibi olurum.

Çok seviliyordum. Yadsınamaz bir sevgiydi. Ve bu beni korkuttu. Çok korkmuştum, ama Amerika da korktu, başkaları da korktu.

"Eşkiya" derken, suçluları, sizi döven insanları kastetmiyorum. Mazlumlardan bahsediyorum. Hiçbir şeyi olmadığı halde başaran kişi "eşkiya"dır. Çünkü bütün engelleri aşmıştır. Kelimenin sözlük anlamıyla bir ilgisi yok bunun. Bana göre "eşkiya" benim gururumdur. Yasaya karşı gelen biri değildir. Çalan çırpan biri değil, hiçbir şeyi olmayan biridir. Hiçbir şeyim, gidecek bir evim olmasa da başımı öne eğmem. Alnım açık. Başım dik. Dobra dobra konuşuyorum. Güçlüyüm.

Amerika'nın niye Eşkiya Hayatı;'nı kavrayamadığını anlayamıyorum. Amerika demek Eşkiya Hayatı demek. Benim "hiç takmıyorum" demem Patrick Henry'nin "Ya özgürlük, ya ölüm" demesinden nasıl farklı olabilir? Benim özgürlüğüm, neden Bosnalıların veya savaşan diğer halkların özgürlüğü kadar uğrunda savaşmaya değecek birşey olmasın?

Mantıklı olmalısınız. Biliyor musunuz? Eğer bu otel odasında her gün yemek olduğunu biliyorsam ve her gün yemek için kapıyı çalıyorsam ve bana kapıyı açıp içerdeki ziyafeti gösteriyorlarsa, etrafa salam saçışlarını gösteriyorlarsa, yani yiyecekleri ziyan ediyorlar, ama bana yiyecek yok diyorlarsa… Her gün kapının önünde durup şarkı söyleyerek içeri girmeye çalışıyorum.

Söylediklerim için endişelenirsem tıkanırım, yazamam. Şöyle demeye başlarım: "Bunu söyleyemem. Bu çok sert. Şunu söyleyemem" Bu tıkanıklığı aşıp doğruyu yaptığıma dair yüreğime güvenmeliyim.

Örnek insan olmak zorunda değilim. Elinizi sıkmak zorunda değilim. Hiçbir şey yapmak zorunda değilim.

Kadınlar, kaltakların olduğunu biliyor. Niye şaşırıyorlar, anlamıyorum. Biliyorlar, bunu bağırarak söylüyorlar. Hepsine kaltak dediğimizi sanıyorlar. Biz öyle demiyoruz.

– Uçkuruna düşkün erkekleri öyle olan kadınlar kadar aşağılar mısın?
Tupac: Uçkuruna düşkün olan kimseyi aşağılamam. Sadece durumu kontrol edemeyen insanları aşağılarım. Bir kız birçok erkekle yatsa bile yine de benim kankamdır. Birçok erkekle yatınca değil, onlarla para için yatınca kaltak olursun ancak. Yani kendine fiyat biçiyorsun. Önüne gelenle yatan erkeklerse bunu bedava yapar.

Beni sahiden vurdular. Ölmediğimi anlayınca hemen "Vay canına" dedim. Ölünce nasıl olacağını biliyorum. Hiç gürültü olmayacak. Kimsenin çığlığını duymayacağım. Silinip gideceğim. Silinip gitmedim… Hiçbiri olmadı. "Beş kurşun yedim. Ölmedim. Iskaladılar. Geri döndüm" diyordum.

"Zenciler" boyunlarında iple darağacında sallananlardır. "Zenco"lar ise boyunlarında altın zincirle kulüplere takılırlar.

Herkes "Şimdi kodeste. Müthiş bir albüm çıkaracak" diyordu. Ama tam tersi oldu. Hapishane ruhunuzu öldürüyor, gerçekten. Ruhunuzu öldürüyor. Yazamadım. İlham gelmiyordu, çünkü kafeslenmiş bir hayvandım.

Gerçekten neler olduğunu görmek bana beş kurşuna mal oldu. Kodeste bir perspektif ediniyorsun, herşeye farklı bakıyorsun. Hiçbir şey fazla önemli görünmüyor. Çünkü katillerle konuşuyorsun. Hoşuna gitmeyen bir şey söylediklerinde "Ne?" diyemezsin. "Bak dostum, benimle böyle konuşmamanda bir sakınca var mı?" demen lazım. Gerçek bir öfke kontrolü eğitimi.

Korku, sevgiden güçlüdür. Unutmayın. Korku, sevgiden daha güçlüdür. Verdiğim sevginin, korkunun yanında hiçbir anlamı yoktu.

Söyleyecek çok şeyim vardı. Psikoloğa 50 milyon dolar vermektense şarkı yapmanın en iyi rahatlama yolu olduğunu anladım. Kendimi stüdyoya attım. Çok daha ucuzdu.

Snoop Dogg ve ben bütün gettonun özünü temsil ediyoruz. Snoop Dogg daha sakin, kanunlara uyup etliye sütlüye karışmayan, kendi işine bakan kesimi temsil ediyor. Bense sert, sınır tanımayan, zapt edilemeyen, amansız eşkiyayı.

Ahlaki değerleri ben de bilirim, ama çılgın ve kötü bir dünyada yaşarken ahlaki değerleri boşlamanız gerekir. Cehennemde nasıl melek gibi yaşayabilirsiniz? Şeytanlarla çevriliyken melek kalabilir misiniz? Bu intihar olur.

Ölümle ilgili bir önsezim vardı. O yüzden, stüdyoya gidip günde üç şarkı tamamlıyor, albümü bitirmeye çalışıyorum. Ölürsem, bu olabilir. Bana bir şey olursa albüm çıkmaya hazır. Yani herşey yolunda.

Beni yok edebilecek tek şeyin ölüm olduğunu düşündüm. Ama o zaman bile müziğim sonsuza kadar yaşayacaktı.

Beni kim vurdu? Hay allah, bilmiyorum. Kusura bakmayın. Sanırım ölümüm, Shakespeare vari bir trajediydi. Ama kimseye kırgın değilim, herkese karşı sevgi besliyorum.

Dünyayı değiştireceğimi söylemiyorum, ama sizi temin ederim ki dünyayı değiştirecek kişilere ilham kaynağı olacağım. O yüzden başınızı dik tutun. Yapmanız gerekeni yapın. O zaman sizin gönlünüzde yeniden doğacağım.TUPAC AMARU SHAKUR.

Hakan Karasu