Pearl Jam

Bayan Arıza tarafından 9 - Ekim - 2010 tarihinde yazıldı.

İlker Yıldırım'dan "Pearl Jam"

Eddie Vedder ve Jeff Ament’la 8 Haziran 1992 Pink Pop Festivali konseri sonrası yapılan röportaj:

Ten albümünü yaklaşık 1 yıl önce çıkartmış olan Pearl Jam Avrupa’da turlamaktadır. Pinkpop’daki Pearl Jam performansı grubun tüm ateşini, gücünü ve müzikal farklılığını seyirciye aktarmıştır. Kişisel olarak çok sevdiğim ve milyonlarca insanı da kendine bağımlı hale getiren grubun 1992’deki röportajını çevirmeyi ve müzikseverlerle paylaşmayı bir görev bildim çünkü böylesine bir grubun ilk büyük konserlerindeki heyecanını herkesin anlamasını, belki biraz nostaljiyle karışık Grunge’ın “Altın Çağ”ını bir anlığına hayal etmesini istedim.

Ayrıca 60.000 kişinin katıldığı festivalle ilgili bazı ayrıntılar da yer almakta. (http://www.pinkpop.org/1992.htm linkindeki röportajın çevirisidir.)

PEARL JAM, PINK POP FESTİVALİ, 8 HAZİRAN 1992, LANDGRAAF/HOLLANDA

LINE UP:
Lou Reed
Pearl Jam
David Byrne
Soundgarden
The Cult
Hallo Venray
Buffalo Tom
PJ Harvey
Rowwen Hèze
The Family Stand


PEARL JAM PLAYLIST:

Even Flow
Why Go(Rain)/Jeremy
Deep
Alive
Black
Leash
Once
Porch
Suggestion/Pulled Up
Rockin’ In The Free World
 

Eddie Vedder ve Jeff Ament’la 8 Haziran 1992 Pink Pop konseri sonrası yapılan röportaj:

Eddie şov harikaydı, şimdi nasıl hissediyorsun?

Eddie:  Nasıl hissedebilirim ki? Bilmiyorum. Daha önce bu kadar çok insana çalmamıştık. Gerçekten değişik bir şey. Büyük bir kalabalık ve enerjinizi kanalize ediyorsunuz. Ve yıllar boyunca dinlediğimiz  Soundgarden, Lou Reed ve David Bryne gibi isimlerin  arasında çalmak… gerçekten acayip bir şey.

Lütfen anlatır mısın, gerçekten aklın karışmış gibi.

Eddie:  Şu resimlere bir baksana… Bu resimleri sana göstereceğim…Niye böyle hissettiğimi sana göstermek istiyorum.Bu kadar çok insanı görmek insan üstünde baskı yaratıyor.

Eminim ki buna tüm gün boyunca bakıyorsunuzdur…bütün gün…Çok insan var.(Gülüşmeler).Biliyorsunuz ki hep küçük klüplerde çalıyoruz. Ve küçük klüplerde de çalmaya devam edicez ama…

Eddie: Bu Jeff…

Jeff: Selam.Nasılsınız?

Bir, iki  derken tüm grup. Bir hımm diyorsunuz. Ben bunu bir karşılaşma olarak adlandırdım, beş vahşi boğanın bir sahne üzerinde olması gibi.

Jeff:  İşte biz buyuz…

Pardon ?

Jeff:  Çok fazla Hemingway okuyoruz; İspanya ve İspanya’daki boğa güreşleri hakkında okuyoruz ve İspanya’ya gidemedik böylece boğa güreşini yeniden yaratmak için beş herif toplandık.
Eddie: ( Ne söylüyosan söyleyebilirim.)

Şimdi Eddie… anlamadım?

Eddie:  Hemingway’den aşırı derece ilham alıyoruz.

Sahnede bu çalışınızı nasıl görüyorsunuz ve bana 50.000 izleyiciye çaldığınızı söylemiştiniz…

Eddie:  Bunun etkisi azalıp 3, 4 gün geçince belki bir yorumda bulunabilirim ama şimdi değil…

Jeff:   Ya da 3, 4 yıl sonra.

Eddie:  Belki 3, 4 yıl sonra.

Jeff:  Eddie’deki şu resimlere baktığımızda ne kadar muhteşem zaman geçirdiğimize dair bir bakış açısı verebilir…

Şimdi Eddie… Vedder yani soyadın Flemenkçe’yi çok andırıyor.

Eddie: Evet, ben de düşünüyorum, hımm, eee,Danimarka, evet Flemenkçe…

Evet, hemen hemen Hollanda ama bu değişik bir ülke, Danimarka.

Eddie:  Tamam ama çok da önemli değil çünkü Hollanda’daki insanlar bize karşı gerçekten çok iyi davrandılar, Tivoli ve Utrecht gibi yerlerdeki insanlar aile gibiydiler, biliyor musun, adı Erik olan, hepsi, bütün bu insanlar, aile gibiydiler, muhteşemdiler.

Hollanda’daki izleyici kitlesini memleketiniz Amerika’dakinden farklı kılan nedir?

Eddie:  Evet, benzerlikler de her zaman var ama Hollanda’daki insanlar birçok özgürlüğe sahipler ve çok iyi kullanıyorlar ve bugün taşınma üstüne düşündüğümüzü söylediğimde gerçekten niyet etmiştim… mesela … özellikle Utrecht  gibi bir yer…listenin en tepesinde.