Mehmet Akyüz'den "P-U-R-E-S-S-E-N-C-E"
I'm sick of sleeping,
I'm so sick of sleeping here,
Though I'm happy when I keep my eyes closed.
[Sick Of Waiting]
En çok sevdiğiniz şarkılar sizi hep en kötü hissettiğiniz zamanlarda bulur, en çok seveceğiniz gruplar da… İçinizde tuttuğunuz birşey vardır, bir türlü yüreğiniziden, ağızınızdan fırlatıp atamadığınız, sürekli büyüyen bir çığlık.
Sonra bir yerde tesadüfen bir şarkı duyarsınız. Kulağınızdan değil de göğsünüzden girmeyi tercih etmiştir o şarkı. Önce içinizi doldurur sonra da gözlerinizden sıvı olarak dışarıya akmak ister. Fizikten hatırlayın, madde gaz halindeyken daha yoğunlaştığı zaman sıvı olur. [Ya da başka birşey, şu an hiç bir önemi yok zaten, en yakın fizik öğretmeni kilometrelerce uzakta olmalı.]
Time comes down very hard
No matter how you try
You'll never get by
[How Does It Feel?]
Gecede yüz kereden fazla dinlemeye başlarsınız. Ya sigara yakıp, boşluğa bakarak kült bir filmin baş karakteri havasına bürünürsünüz ya da Bridget Jones gibi yırtınarak ağlarsınız. O şarkı artık siz olmuşsunuzdur. Mümkün olan her yere onun sözlerini yazarsınız, web forumlarına [Kimse okumaz ama ne farkeder ki], icq infonuza, mail imzanıza, web sayfanıza [Aranızda web sitesi olmayan var mı hala?], panonuza iliştirdiğiniz bir kağıda…
James Mudriczki [Adamın soyismini yazmak okumak kadar zor, copy-paste yaptım]'nin grubu Puressence da bana böyle bir şarkı verdi işte : How Does It Feel?. Grup Manchester'in Failsworth kentinde yaşayan dört genç tarafından kuruldu. Solistleri bu garip soyisimli adam, diğerleri ise Kevin Mathews[bass], Neil McDonald[gitar], Tony Szuminski[davul-yaşasın copy-paste]. Onları daha önceden It Doesn't Matter Anymore adlı şarkılarından hatırlıyor olabilirsiniz, hani şu ateşlerin, suların havalarda uçtuğu, James'in titrek sesli vokalinin içlere işlediği videosu olan. Şansızlığım, o şarkının grubun Only Forever albümündeki pop şarkılarından biri olmasıydı. Oysaki o döneme ait çok sağlam, damara nüfuz eden şarkıları da vardı grubun.
I don't know why the wind blows,
I don't know why the trees grow,
I don't know why there's black snow,
At the end of my rainbow.
[Black Snow]
Özel şarkıdan bahsediyorduk. İşte o şarkıdan sonra biraz korkarak diğer şarkılarını denersiniz o grubun. Heran hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz çünkü. Puressence bana bu hayal kırıklığını hala yaşatamadı, hiçbir boş şarkıları yok geçmişlerinde ve şu anlarında, açıkcası ilk kez Depeche Mode'un tahtının sarsıldığını hissettim. How Does It Feel'in etkisinden kurtulurken diğerlerinin çekimine kapıldım : Sick Of Waiting, Black Snow, Prodigal Song, All I Want, Walking Dead, Analgesic Lovesong, London In The Rain, Emotion[Burada sanırım Puressence ateşini yeniden yakan duygu'ya teşekkür etmeliyim.]
They'll turn the lights down when I die
They'll turn the lights down when I try
And it's good to know you're with somebody
Half as good as me
They'll put a statue up outside
Just like the pharaohs did
And then they'll all know I was somebody.
[Turn The Lights Out When I Die]
Grubun hikayesine geri dönelim. James ve Tony aynı okulda yakın arkadaşlarken muhtemelen Kevin ve Neil'i etrafta görüyorlardı. Farkına varmaları ise dörtlünün aynı otobüsle Stone Roses konserine gitmesiyle olabildi. James'in bu durumla ilgili yorumu şöyle : "Bu bana Üçüncü Türden Yakınlaşmalar filmini hatırlatıyor, bir şekilde aynı tepeden aşağıya itildik."
James o dönemde de şarkı söylemekteydi ama diğerleri herhangi bir enstrümanı tutmayı bile bilmiyorlardı[17 Yaşlarındalar o zaman]. Roses basçısı Mani'den etkilenen Kevin bass gitar alarak başlattı ateşi, bunu diğerlerinin kendi enstrümanını alması ve James'in sesini kullanırken başka insanları taklit etmesinden vazgeçmesi izledi. Hergün biraraya gelip saatlerce çalıştılar, akıllarındaki şarkıları yapana kadar. Kendilerine isim olarak o dönemde Manchester'in bir çok yerinde kağıttan harflerle yazılmış bir sloganı seçtiler : P-U-R-E-S-S-E-N-C-E.
Grup ilk single'larından itibaren geçmişlerini yansıtan, hücrelerinizin yapısını değiştirebilecek şarkılar yazmaya başladı, bunda James'in titreşen, gruba kimlik kazandıran sesinin etkisi de büyüktü. Diskografik gelişmeleri de şu şekilde oldu :
1992 – Petrol Skin – EP [2 Damn Records]
1996 – Puressence – Album [Island]
1998 – Only Forever – Album [Island]
2002 – Planet Helpless – Album [Island]
Son albümleri Planet Helpless benim o hezeyan parçamı taşıyan albüm işte. Albümdeki diğer şarkılar da önemli çapta hasar yaratan cinsten.
Someone should trying to tell me,
I'm on the run
5 weeks 7 days, I need a gun
[Walking Dead]
Açılış parçası Walking Dead işyerinizde dinlememeniz gereken omuriliğinizle oynayan bir parça. Prodigal Song ise "Neden bir grubu severiz?" cevap veren sözlere sahip : "Anlatsam da inanmazsın, en iyisi perdeyi kapat ve mutlu olduğumu düşün".
If I told my story
Then you wouldn't believe me
Cos the things they see
Kinda hard to perceive
So I stop my talking
Now draw back the curtain
And think in minded that I'm
Happily certain
Happily certain
[Prodigal Song]
Analgesic Lovesong James'in sevdiği marş türü parçalardan biri. Strangers karanlık atmosfere sahip, Ironstone Isodora gibi sert ritimleri olan bir şarkı. Tüm şarkılar sevdiğim ve çok kullandığım "arıza" olma özelliğini taşıyor aslında.
Onları duyan herhangi biri Manchester'dan çıktıklarını anlayabilir ama bir şekilde uzaklar onlar, bu yüzden yakınlar.