Irvine Welsh “TRAINSPOTTING”

Bayan Arıza tarafından 9 - Şubat - 2011 tarihinde yazıldı.

Irvine Welsh "TRAINSPOTTING"

Aşağıdaki notlardaki her şey kitaptaki gibidir. İskoç ingilizcesini Türkçe'ye böyle çevirmiş çevirmen. Konuşma dili jargonu ve bolca da argo kullanmış.


Kitaptan Altını Çizdiklerim:

·    Kadınlar hakkında gerçekten de fazla bişey bilmiyodum. Hiçbi şey hakkında fazla bişey bilmiyodum.

·    Bıktım şu Elvis Costello götünden, ama herifi dinlemeden de duramiyom ki! Büyüleyici ibnenin teki bu herif!

·    On kutu Heinz domates çorbası, sekiz kutu mantar çorbası (hepsi de soğuk tüketilecek), bi büyük tüp vaniyalı dondurma (eritilip içilecek), iki şişe magnezyumlu süt, bi şişe paresetimol, on iki tane Rinstead ağız pastili, bi şişe multivitamin, beş şişe içme suyu, on iki tane Lucozade izotonik içicek ve bazı dergiler; hafif porno, Viz, Günümüz İskoç Futbolu, Golcü vs.

·    Odam boş ve halısız. Zeminin ortasında bi tane hasır var, üzerinde bi uyku tulumu, yanında bi elektrikli ısıtıcı ve az ötedeki bi sandalyenin üzerinde de siyah beyaz bi televizyon. Üç tane kahverengi plastik kovam var; yarıya kadar su ve bi mikrop öldürücüyle doldurulmuş; biri kusmak, biri işemek, biri sıçmak için.

·    Arkadaşlar ne büyük bi zaman kaybı! Her zaman sizi kendi toplumsal, cinsel ve zihinsel sıradanlıklarına çekmeye hazırdırlar.

·    Göğsümde ki büyük kara deliği doldurmak için bulduğum başka her yol boştur.

·    Annemi seviyom, onu çok seviyom, ama tanımlaması zor olan bi biçimde, ona anlatması zor olan, nerdeyse olanaksız olan bi biçimde. Ama yine de onu seviyom. O kadar ki artık benim gibi bi oğlu olmasını istemiyom. Keşke kendi yerime ona daha iyi bi oğul bulabilseydim. Bunu istiyom, çünkü değişimin bizim elimizde olan bişey olmadığını düşünüyom.

·    Eğer havalı bi okulu bitirmediysen bu şehirde asla doğru düzgün bi işe giremezsin.

·    Begbie'yle arkadaşlık etmek bi kadınla arkadaşlık etmek için mükemmel bi hazırlıktı. Bu size duyarlılık ve karşınızdaki insanın değişen hislerine karşı dikkatli olmayı öğretirdi.

·    Bizi sömürgeleştirdikleri için İngilizleri suçlamaya hakkımız yok. Ben İngilizlerden nefret etmem. Serseridirler o kadar. Bizi sömüren serseridir. Kendimizi sömürtecek eli yüzü düzgün, adam gibi bi kültür bile bulamamışız. Evet. Kala kala sikik serseriler sömürgeleştirmiş bizi. Bu bizi ne yapar? Aşağılığın aşağılığı, dünyann en iğrençleri yapar. Yaradılışından beri dünyaya gelmiş en berbat, iğrenç, sefil çöpler yapar. Ben İngilizlerden nefret etmem. Onlar üstlerine düşen boku yapmışlar o kadar. Ben İskoçlardan nefret ederim.

·    Hayat sıkıcı ve boş. Büyük umutlarla başlıyoz, sonra sıçıyoz. Sonra gerçek yanıtları bulamadan geberip gidececeğimizi fark ediyoz. Varlığımızı gerçekten değerli bi bilgiye, gerçek şeyler hakkındaki o bilgiye tam eriştiremeden, hayatımızı sadece farklı biçimlerde yorumlayan bütün o büyük fikirleri geliştiriyoz. Aslında, sadece kısa ve hayal kırıklığı dolu bi hayat yaşıyoz, sonra da geberiyoz. Hayatlarımızı kariyer veya kendimizi tamamen aldatmaya yönelik ilişkiler kurmak filan gibi boklarla doldurmaya çalışıyoz. Eroin iyi bi uyuşturucu, çünkü bütün o aldanışları ortadan kaldırıyo. Çekince kendini iyi hissediyosun, ölümsüz hissediyosun. Zaten kötüysen, o zaman daha da kötü oluyosun.

·    Benim sorunum şu: ne zaman sahip olmayı çok istediğim bişeye sahip olma olasılığı karşıma çıksa; kız arkadaş, ev, iş, eğitim, para filan, birden o şey bana çok aptalca ve anlamsız geliyo. O kadar ki artık onu istemiyorum zaten!

·    Rents bi keresinde polisin ve devlet büyüklerinin hiçbi şeyden koyu bi tenden daha fazla kıl kapmadıklarını söylemişti: kesin doğru.

·    Eski bitakım savaşların yıldönümünü kutlamak bence öküzlük, annıyo musun?

·    Birilerinden nefret etmek bizi neriye ulaştırır? Ne siktiminin yerine ulaştırır ki bizi nefret!

·    En yakın dostlarım çevremdeydi, ama kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim. Hayatta.

·    Toplum sıradanlığın dışında olduğunu fark ettiği insanları absorbe etmek ve değişirmek için ilginç bi mantık kullanıyo. Düşünün ki ben bişeyi biliyom, ama yine de hayatın kısa olduğunun farkında olduğum için ot kullanmak istiyom. Seni bırakmazlar ki. Seni bırakmazlar, çünkü bu onların başarısızlıklarının bi simgesi olur. İşin aslı, sen sadece onların sana önerdiklerini reddediyosun hepsi bu. Bizi seç. Hayatı seç. Banka ipoteklerini seç, çamaşır makinelerini seç, otomobilleri seç, bi divana oturup televizyondaki sulu zırtlak, iğrenç programları seyretmeyi seç, ağzına rezil gıdalar tıkıştırmayı seç. Çürüyüp gitmeyi ve yetiştirdiğin gerzek veletlere rezil olacak biçimde kendi altına etmeyi seç. Hayatı seç.

·    Jimmy Cagney gibi konuşmaya çalışıyordum, ama berbattım; genelde olduğu gibi. Yine de, başarısızlık, başarı…bunlar ne ki? Kimin sikinde. Hepimiz yaşıyoz, sonra ölücez, bu kadar da kısa bi zamanda. Bu kadar; siktiminin konusu kapanmıştır.

·    Güneşin bi gücü var. İnsanların ona neden taptığını anlamak zor değil.

·    Kendinden ödün vermeden, iğrenç ikiyüzlülüğe fazla bulaşmadan ve bu çürümüşlüğe kendini fazla kaptırmadan bi topluluğu tatmin etmenin en iyi yolu klişelere sadık kalmaktır. İnsanlar böyle zamanlarda klişeleri severler. Çünkü gerçek görünürler ve bi anlamları vardır.

·    Bende yirmi yaşıma gelene kadar, yirminin üstündeki herkesin hıyar olduğunu düşünürdüm. Yaşadıkça haklı olduğumu fark ediyom. Ötesi de çirkin özveriler ve çekingen bi geri çekilmedir ve bu ölene kadar artarak devam eder.

·    Bu dünyada biraz geyiğin ve içkinin silemeyeceği hiçbi dert yoktur.

·    Gerçi ahlakın politikayla ne işi olabilir ki! Politikanın tek derdi kıç yalamaktır.